ANA SAYFA
HABERLER
HACIBEKTAŞ
HACI BEKTAŞ VELİ
KÜLTÜR VE SANAT
HBV Anma Etkinlikleri
Gürbüz Sapmaz
Mithat Bektaş
Kazım Kalaycı
Bektaşi Fıkraları

ALBÜM
SANAL GEZİ
KÖYLERİMİZ
KÜNYE  VE  İLETİŞİM
SİTE HARİTASI






  Hava Tahmini

HACIBEKTAŞ

HACIBEKTAS

HACIBEKTAS

HACIBEKTAS

HACIBEKTAS

HACIBEKTAS

Kaynak: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü

 



Buradasınız->: KÜLTÜR VE SANAT / 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 


Kısa Öykü Yarışması Birincisi

Süriye ÖZEN

ÖLEN ATIN BEDELİ

 

 

Mıgırdıç’tı adamın adı. Ermeni asıllıydı. Hayvan pazarından at almaya gitmişti. Satıcıyla pazarlığa tutulurken atının kusurunun ve kötü bir huyunun olup olmadığını sordu. Müslüman satıcı:

“Sapasağlamdır, atım.” dedi. “Bu atın sırtına küçük bir çocuk bindirsen düşmemesi için kendi yavrusuna gelecek zarar gibi itina gösterir.”

Fiyatta anlaştılar. Mıgırdıç, atı aldı ve köyüne döndü. Pazardan at aldığını duyan komşuları atı görmeye geldi. İçlerinden biri, attan iyi anlıyordu.

“Sen kandırılmışsın!” dedi. “Baksana, at devamlı düşünüyor. Kulakları düşük, gözleri çapaklı ve sönük, ağzından salya akıyor. Bu tür atlar, hastalıklıdır.”

At, ahıra çekildi; ne yedi, ne içti. Mıgırdıç, kandırıldığını anladı, sabahın erken vaktinde atı alıp mahkemenin yolunu tuttu. Mahkeme Kadısı, makamında yoktu. Adam, gelir diye saatlerce bekledi, Kadı gelmedi. Atı alıp; ‘Yarın yine gelirim,’ diye köyüne döndü.

O gece atın iyileşmesi için sabaha kadar dua etti. Sabahın erken vaktinde kalktı. Ahırın kapısını açtığında at, boylu boyunca uzanmış ve ölmüştü. Mıgırdıç, yoksul bir adamdı. Her işine; çiftine, çubuğuna, değirmene, çarşıya pazara atla giderdi. Başka bir at daha almak için parası yoktu. Atın öldüğünü görünce başını ellerinin arasına aldı:

“Kandırıldım!” deyip hiç durmadan ağladı.

Bir hafta sonra, Mıgırdıç’ın köyüne jandarmalar geldi:

“Seni mahkemeden Kadı çağırıyor!” dediler.

Mıgırdıç, korktu:

“Ben ne suç işledim ki Kadı beni çağırıyor? Üstelik bu günlerde sıkıntım var. Atım öldü. İşlerimi görmek için ata ihtiyacım var, lakin param yok. Beni Kadı, niçin çağırır? Yoksa ölen at, çalıntı mıydı?” diye kendi kendine mırıldadı. Sonra jandarmalara dönüp; “Suçum ne imiş?” diye sordu.

 “Biz bilemeyiz.” dedi Jandarmalar. “Biz, emir kuluyuz! Git derler gideriz, gel derler geliriz. Hazırlan, hemen yola düşelim!”

Mahkemeye vardıklarında Kadı, makamında üzgün üzgün düşünüyordu. Mıgırdıç, Kadı’nın huzuruna çağrıldı. Kadı:

“Bir hafta önce bir Müslüman’dan sağlam diye bir at almışsın.”

“Evet.” dedi Mıgırdıç. “Doğrudur Kadı Hazretleri!”

“At, hastalıklıymış. Satıcıyı şikâyete gelmişsin, bizi görevimizin başında bulamamışsın. Yarın bir daha gelirim diye köyüne dönmüşsün.”

“Geleceğim ikinci gün sağlam diye aldığım at, ölmüştü Kadı Hazretleri!”

Kadı bir kese içindeki altınları Mıgırdıç’a uzattı:

“Verdiğim kesedeki altınlar, ölen atın bedelidir. Git, yeni bir at al, bana da hakkını helal et!” deyip ikinci bir kese daha uzattı; “Bu kesedeki paralar da bugünün ve atı mahkemeye getirdiğin ilk günün bedeli iki yevmiyendir.”

Mıgırdıç, şaşkındı. Bir keseye baktı, bir Kadıya:

“İzin verirseniz bir şey söylemek isterim, Kadı Hazretleri.” dedi.

“Buyurun!”

“Siz, şimdi bana bu bedeli ödemekle kusurunuzdan dolayı bu tazminatla hazineye zarar ettirmediniz mi?”

“Altınlar, hazinin malı değildi bey kardeşim! Göreve gelmeyen bendim. O yüzden kendi biriktirdiğimden ödedim, bu bedeli.”

“Kendi malınızsa altınları alırım.”

Kadı:

“Burası adalet kapısıdır, bey kardeşim! Gönlü kırıkların, beli büküklerin ve sahipsizlerin kapısı… Kapımıza haklı gelenler el üstünde tutulur, itibar görür. Dönerlerken umutlar kuşanırlar. Ümidini yitirenler, gözden düşmüşler bu kapıdan girince gönül köşkümüzün başköşesine oturur, hakkını alıp ayrılırlar.”

Mıgırdıç, şaşkındı. Kadı şaşkınlığının nedenini sordu. Mıgırdıç:

“Dünya, dağlar boyu yolsuzluk, adaletsizlik ve kirlilikle boğulurken adaletiniz kalbimi huzurla doldurdu! Bu sevinçle gidip yeni bir at alacağım. Ermeni olduğum için böyle adil davranacağınız gelmezdi aklıma.” dedi.

Kadı:

“Biz Hacı Bektaş Veli’nin ocağında yetiştik, Ermeni kardeş! Bu adalet öğretisi, bir Bektaşi mirasıdır, bize!”

“Şimdi de merakımdan soruyorum Kadı Hazretleri! Bu kadar adaletle davranırsınız da o gün görevinize gelmemekteki özrünüz neydi?”

“O gün görevime gelemeyişimin nedeni; birden fazla elbisem olmadığı için akşamleyin yıkadığım elbisem sabaha kurumamıştı. O yüzden görevime gelemedim. Tedbirsizliğimin bedelini ödemeliydim. Bektaşi ocağından yetişen bir Kadı, hüküm vereceği zaman kişinin Ermeni, Yahudi, Müslüman, din, mezhep ve inancına göre değil, adaletle hükmeder. Bu adaletsizliğe ben sebep oldum. Atınızın ölümünden doğan zararı ödemesem Büyük Mahkemenin huzurunda cezamı nasıl öderim.”

Mıgırdıç düşündü, düşündü ve:

“Yüreğimi yumuşattınız, gözlerimi yaşarttınız.” diyerek makamdan ayrıldı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 




Kısa Öykü Yarışması İkincisi

İlhan AKIN

OLMAYA GELDİM

 

 

 


 

Zâkir değildi ama çocukluğundan beri elinden düşürmediği, gönül dostu sazını duvara yaslayıp derin bir nefes çekti nur yüzlü dede.

Oturduğu minderde dirseklerini dizlerine dayayıp bembeyaz sakallarını avuçladı önce.

İçini çekişinden önemli bir şey anlatacağı belliydi.

Bir süre daha susup gözlerinin içine bakan gençlerin heyecanını izledi.

Duvara asılı olan “çırağ”ın loş ışığı, yüzündeki tebessümü fark etmeye yetmiyordu.

Hacı Bektaş Veli’den söz edecekse eğer, yüzünde tatlı bir tebessüm belirirdi her seferinde.

Yüksek lisans tezi hazırlamak ümidiyle tekkeye gelen üniversite öğrencilerinin arasında göz gezdirip derin bir nefes daha çektikten; elini sağ göğsünün üzerine yerleştirdikten; bir iki de hal hatır ettikten sonra anlatmaya başladı:

“Her bir şey önemlidir de, insanların hayatları çok daha önemlidir gençler…

“Her ne arar isen kendinde ara…” anlayışıyla insan kendini tanımalıdır önce.

Sonra da, insanlık tarihine damgasını vurmuş kültür ve medeniyetimizi kuşaktan kuşağa taşıyan, dünü bugünle buluşturup geleceği geçmişle kucaklaştıran şahsiyetlerin hayatlarını öğrenmeye...

Bilir misiniz ki o şahsiyetler, hem sözleriyle, hem öğütleriyle insanımızın yüreğine öylesine nüfus etmişlerdir ki; milli, dini, örfi, tarihi bütün değerlerimizi günümüze kadar vazgeçilmez kılmışlar; birlik ve beraberliğimizin teminatı olmuşlar.

İşte bu sebeple onların hem hayatlarını, hem yaşadıkları zamanı iyi bilmek gerek…

Madem konumuz Hacı Bektaş Veli o halde, en başından başlayayım söze.

İbrahim Sani ile Hatem Sultan’dan dünyaya gelip:

“Göricek yüzüni oğlunun o Mâh

Adını “Bektaş” verdi onun Şâh…” 2

 

Dizeleriyle ta Horosan’ın Nişabur Şehri’nden Anadolu’ya müjdelenmiş Hacı Bektaş Veli…

Devrin en ünlü Şeyhi Lokman-ı Perende’den almış ilm-i edebini.

Aradan çok geçmemiş ki, “aşk”ın sırrına ermiş, ya da “aşk” onda bulmuş kendini.

Yaradılış gayesini çözüp gerçek hayatla buluşmuş manevi âlemde.

Kemale erince de Şeyh Perende:

“Aşk Deryası…” dediği Hacı Bektaş Veli’yi:

“Var git oğul…

Var git ki, seni Diyar-ı Rum’a salıverdik bundan böyle.

“Seni Anadolu’ya “Şah” ettik,

Abdallara “Baş”eyledik…”

deyip yolcu etmiş “Anadolu” illerine.

O zamanlar Anadolu yol demekmiş, sır demekmiş sır bilene.

Anadolu su demekmiş, bereket demekmiş, ışık demekmiş Nişabur’a göre.

Gün demekmiş Anadolu…

Güneş demekmiş, yeniden diriliş, ayağa kalkış demekmiş.

İdris Hoca demekmiş, Kadıncık Ana (Kutlu Melek) demekmiş.

Hülasa Anadolu demek, Sulucakarahöyük (Hacebektaş) demekmiş işte…

Tuttuğunu koparan, kopardığını bırakmayan, yoğunu paylaşan, iş başa düşünce de erkeklerin işine sırtlanan Kadıncık Analar’ın şehri…

Yüreğinde Kur’an, elinde bir avuç Ahmet Yesevi ateşiyle, dilinde iki anlamlı dizeyle gelmiş Hacı Bektaş Veli yaban illerine.

“Zikrederek, şükrederek Hakk'a ulaştım.

Âşık olup, kınanarak candan vazgeçtim…”

deyip bir gecede dergâh kurmuş Sulucakarahöyük’e.

Hem de Kadıncık Ana’nın dizleri dibinde…

O gün bu gündür bayram gelmiş, seyran gelmiş Sulucakarahöyük’e.

Aşkı da yaşamışlar, meşki de yaşamışlar Hacı Bektaş Veli ile.

Ateşi de tatmışlar, çileyi de tatmışlar, marifeti de… 3

 

Öyle bir marifet ki “Dört Sır Kapısı” birden serilivermiş önlerine.

O dört kapı insanı insan eder, dâhil edermiş insanlık dairesine.

Dört kapının her birinden de on makama, oradan da “Kırk Makam”a çıkılırmış yol bilene…

Hak Kapısı’ndan girilirmiş önce.

Yola, Hak Kapısı’ndan başlayınca insan, Yaratıcı’sını bulacağı ışığa kavuşurmuş ilk önce.

Yaratıcıyla buluşmak, ancak ve ancak bu ışığın sayesinde olurmuş Hacı Bektaş Veli’ye göre.

Zira Yaratıcı’yı aydınlıkta aramak, çok daha kolaymış karanlığa göre.

Bu yola girilince, iş epey kolaylarmış ne aradığını bilene.

Hak kapısını geçince, Tarikat Kapısı’na varılırmış diz kırıp edep öğrenmeye.

Tamamen teslim olmakmış tarikat…

Yoğrulup hamur olur, şekil bulurmuş insan o teknede.

Oradan da Marifet Kapısı başlarmış ki en önemlisi de buymuş işte.

Marifet kapısı ki, Yaratıcı’nın kudretini görürmüş insan, her baktığı şeyde.

Düşündüğü her şey, Yaratıcı’nın gölgesi olurmuş ki Yaratan da, yaratılan da kaynaşıverirmiş birbirine.

“Bir” in “Bin” den farkı olmazmış bundan böyle…

Son kapı da, Hakikat Kapısı’ymış bilene…

Hakikat kapsı ki, son kapı…

O kapı ki, incecik bir yol ile bağlıymış“Hakk”ın cemaline...”

Önüne bırakılan bardağı eline alıp bir yudum bal şerbeti içti nur yüzlü dede.

Onunla birlikte öğrenciler de…

Yeleğinin cebinden çıkardığı bembeyaz mendiliyle ağzını sildikten sonra devam etti sözlerine:

“Anlamak kolaydır lakin anlatmak pek zordur Hacı Bektaş Veli’yi.

Yoruldum ziyadesiyle…

Şimdilik anlattıklarımla yetinin; gerisini siz akıl edin. 4

 

Hiç de zor değildir çocuklar.

Dergâhın giriş kapısının üzerinde yazan yazıyı okumuşsunuzdur içeri girerken.

“Burası Âşıkların Dergâhıdır…

Eksik Gelen Tamam Olur…”

Eksik olmak da, tamam olmak da sizin ellerinizde…

Dilerseniz oturduğunuz yeri pak eder; dilerseniz kazandığınız lokmayı hak edersiniz.

Bak ne diyor Hacı Bektaş Veli bir şiirinde:

“Hararet nardadır, sacda değildir.

Keramet sendedir, tacda değildir.

Her ne arar isen, kendinde ara,

Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir…”

Nasıl da güzel ifade etmiş, her şeyin insanla başlayıp insanla bittiğini…

Nasıl da bir çırpıda tarif edivermiş tasavvuf denen şeyi…

Şimdi gidin, yarın tekrar gelin…” deyip susup bekledi bir süre.

Dalıp gitti Hacı Bektaş Veli’nin Kırk Marifet’ine.

Dört kapının hangisinde olduklarının hesabını yapmakla meşgul olan öğrencilerin telaşlı hallerini seyretti tebessümle.

Bal şerbetinden bir yudum daha içti yaşlı dede.

Gençler ise hem şaşırmışlar, hem de mest olmuşlardı bu işe.

.

Büyülenmişler, kaybolup gitmişlerdi dedenin anlattığı marifet denizinde.

“Sözün bittiği yer…” deyimi gerçek anlamını bulmuştu zihinlerinde.

Biten sadece söz değildi belki de.

Belki de her şeyin bittiği; ya da her şeyin başladığı an bu andı işte…

Bitse de, yeni başlasa da her şey; hayat ilk defa bu kadar gerçek geliyordu öğrencilere.

Şimdi kafalarının karışmasına sebep olan şeyler, bir süre sonra sağduyuya dönüşecek, teslim olacaklardı Hacı Bektaş Veli’ye.

İzin isteyip dergâhtan dışarı çıktılar edeplerince.

Bu gün, her birinin ufkuna yepyeni ufuklar açmıştı bu yaşlı dede.

Şaşkındı hepsi olabildiğine… 5

 

İçeri girerken hiç de dikkatlerini çekmeyen, Taç Kapısı üzerindeki yazıya diktiler gözlerini:

“Burası Âşıkların Dergâhıdır…

Eksik Gelen Tamam Olur…”

Artık iki dize değildi gördükleri.

Koca bir pencere açılmıştı önlerine.

Kesme taşlarla dantel gibi örülmüş dergâh; mavi kubbesiyle bulutları kucaklamış; semadan dostluğun, kardeşliğin, erdemin ve ferasetin sedaları yükseliyordu.

Hacı Bektaş Veli…

Yaşlı dedenin duvara yasladığı sazın incecik telinde feryada; Allah diyen dillerde notaya; yüreğin derinliklerinde süveydaya; sırrına erenlerde niyaza dönüşüyordu Hacı Bektaş Veli.

“Marifet tevazuda gizlidir…” dünya görüşüyle Karadeniz’in fındık bahçelerinde neşeye, orta Anadolu’nun buğday başağında berekete, Ege’nin üzüm bahçesinde şerbete, Nevşehir’in şeker pancarında lezzete, Hacıbektaş İlçesi’nde sevgi denizine, üniversite öğrencilerinde teze dönüşen Hacı Bektaş Veli...

Ne mutlu kendinde, kendini görenlere…

Ne mutlu kendinden bir şey verenlere…

Ne mutlu adaleti Hakk bilenlere…

Ne mutlu dostluğu Tac edenlere…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 


Kısa Öykü Yarışması Üçüncüsü

Mustafa AYDOĞAN

YOLCU YOLUNDA GEREK

 

Sana şu bizim Anadolu’nun niceliğine sığınan garip insanlardan birinin yaşamını vicdan kantarından süzüp, mesajı henüz bitmemiş bir ruh gurbeti yolcusunun öyküsünü anlatacağım. Anadolu’dur bu, kurdu kuşu yan yana besleyip, zemzem suları ile emzirip doyuran, Hızır ile Ezrail’i yan yana yürütüp, bir yetimin eline sultaniyet ruhsatıyla kuru bir odun tutuşturup asumanların yaratılış felsefesine hükmederek ortadan ikiye bölüp taçları ve saltanatları yerle bir eden. Ve duvarları kamçılayıp yürüten, kurt ile kuzuyu koynunda koğuşlatan, ölü ile diriyi bir emzikte emziren uluhiyet sultanının haşrine karışmak ne haddimiz ola ki…

……………………………

 

1960’lı yıllarda ilimizde meslek dalları arasında önemli yer tutan sanatla alâkalı tüm işleri  Anadolu ve İstanbul’a dağıtımı ve pazarı oldukça nüfuzlu olan Ermeni,  Rum vatandaşlar tarafından yapılırdı. Meselâ, marangozluk, demircilik, bakırcılık, ayakkabıcılık, terzilik gibi incelik ve özellikle zerafet isteyen elementler, hatta fabrika montajları, un değirmenleri monte işlerinde hep o kişiler aranır ve özellikle Ermeni’ler tarafından yürütülürdü.

 İlimizde en çok yetişen elma, bamya, ceviz ve bakliyat gibi önemli ürünleri toplayıp kamyon nakliyatıyla Türkiye’nin her yerine İstanbul’a hatta Avrupaya gönderirlerdi. Yemeniden tutunda at nalına kadar akla gelen en güzel, en sağlam malzemeler hep onlar tarafından yapılırdı. Ermeni vatandaşlardan kahveci, simitçi, ayakkabı boyacısı, manav vs. işlerle uğraşan hemen hemen hiç olmazdı.

Ermeni olan komşularımız, aile sırları konusunda dışarıya pek bilgi vermez ama çevresindeki komşularının hâl ve hatırını sormayı ihmal etmez, cenaze, hastalık, bayram gibi özel günlerde mutlaka gönül alır ve taziyelerini bildirirlerdi. Birçok Ermeni yurttaş çocuklarına Ahmet, Mehmet gibi peygamber isimlerini koyarak bizlerle daha iç içe olup kaynaşarak iyi yaşamanın hesabını yaparlardı. Her şeye rağmen Ermeni ve Müslüman vatandaşlar olarak gayet dostane geçinir, alışverişlerde asla hile yapmaz, birbirlerini gerçekten sever ve belli ortamlarda bir araya gelir, sohbetler yapar, şakası bol espriler ile birbirinin gönlünü alıp kimsenin hakkını ihlal etmez, hatta korurlardı. Arasta esnaflarının arasında hasta olanı gözetir, bayramlarda birbirlerini tebrik eder, ticari durumu parlak olmayan arkadaşlarını onun hiç haberi olmadan müşteri potansiyeline ayar verip, müşterinin o kişiye gitmesini temin ederek o esnafın kalkınmasına yardımcı olurlardı. Bu tür olaylar nezaket gereği onur, gurur yıkmadan gizlice yapılırdı. Bizler ise Müslüman bir camia olarak onların bu samimi ve gerçekçi tavırları bizim hep onları daha fazla sevmemize sebep olurdu.

Hatta ilimizde yaşayan Nişan adında bir Ermeni genci, Selanik muhaciri bir genç kıza aşık olmuş, birbirlerini çok sevmişlerdi. Din ve ırklarının ayrıcalığı nedeniyle aileler kesinlikle bu evliliğe onay vermese bile, her şeye rağmen bu iki genç aralarındaki din faktörünü reddetmiş, beraberce kaçarak gizlice nikahlanmıştı. Bu olayın kahramanı olarak görünen Ermeni ve Müslüman aileler her iki toplumda lanetlenmiş, kötü gözle görülmüş, çok küçük düşürülerek dışlanmıştı. Ama belli bir zaman sonra o iki genç çok mutlu olup evlilikleri pekişince. Aileleri iyi birer dostluk kurarak bu izdivacın meyvesi olan ilk çocuğa Müslüman ismi koymuşlardı. Hayat her şeyi kabullenen, gelecekte ne olacağı bilinmeyen doğa üstü maceralara kucak açabiliyordu.      Yine resmi kayıtlara göre Atatürk 12 Haziran’da Amasya Tamimi’ni yine burada hazırladıktan sonra Amasya’dan Sivas’a giderken, araçtan düşen çok önemli ve çok gizli evrakların bulunduğu bir bavulu o günkü askerlik şubesi önünde bulan bir Ermeni gencinin yetkili kişilere teslim ettiği bilinirdi.

Çocukluktan gençliğe adım attığımızda bir Ermeni arkadaşımla dinler konusunda yarı şaka tartışırken: “Hey benim kardeşim Mehmet Usta, bu ne hikmettir yüce padişahlarınız altın kaplı şadırvanlarda abdest bozarken, öz oğlu şehzade Mustafa ve Cem Sultan gibi mazlum olan gençler cellatlara ulu orta boğduruldu. Bir papaz kızı  koskoca Osmanlı saltanatını dize getirdi. Hatta hiçbir Osmanlı Sultanlarına Müslüman valide bulamayıp tüm sultan analarını dışarıdan ithal ettiniz.” Bu ne hikmettir? Diye bana kafa tutunca ben de ona cevaben;

“Ne Tanrı’nız belli ne peygamberiniz, haşa Allah ile Hz. İsa’yı bir tuttunuz. Hangisi Tanrı, hangisi kul birbirinden ayıramadınız. Hele hele Hz. Meryem kimin anası, kimin eşi içinden bir türlü çıkamadınız. Peki bu üçlü kavram kargaşası sizin dininize sığar mı?” Diye ortayı bulmaya çalışırdık.

Biraz tehlikeli olsa bile anlaşamadığımız tek şey dinler arasındaki mahremiyet olurdu. Tepelerde kopan fırtınaları göremeyen uluların göremediklerini, bizim görmemiz mümkün olamıyordu.

Günler böylesine akıp giderken o yıllarda ilimiz el sanatlarından sanayi çarşısı esnaf arkadaşımız olan demirci ustası Dikran Agopyan adlı komşumuz vardı. Dikran Usta mesleğinde gerçek bir zanaatkar olup, çeliğe şekil ve su vermekte üstüne yoktu. Oldukça fakirdi ama arasta esnafı arasında hatırı sayılan sevilen bir komşuydu. Her gün koluna taktığı hasır sepet ile işine sessizce gelir, akşam karanlığında işyerini kapatıp evine giderdi. Beraber yaşadığı yaşlıca bir eşi ve beyin özürlü bir kızı vardı. Uzak şehirlerden birinde yaşayan başka çocukları olduğunu bilirdik. Ara sıra evde görünüp sonra sessizce giderlerdi.

Bir gün epeydir ortada görünmeyen  Dikran Usta’nın evde tek başına iken kalp krizi geçirerek öldüğünü iki gün sonra öğrenince sanayici esnafı olarak yardıma koştuk. Usta öleli gerçekten epey zaman olmuştu. Diğer yakınlarına haber vermek üzere koşuşturmaya başladık! Yaşlı eşinden yakınlarının telefonlarını aldık ve çevremizde bulunan Ermeni’lere haber verdik.  Sadece o anda çevrede bir kaç  ermeni varken bizler kalabalık bir cemaat olarak İstanbul’dan Papaz arayıp soruşturduk. O zamanın şartlarına göre papaz gönderemeyeceklerini ve Amasya’ya en yakın olarak Samsun’un Havza İlçesi’nde papaz olduğunu, papazın oradaki kiliseden temin edilmesini tavsiye ettiler. İşin garip tarafı o gün Havza’daki papaz tüm aramalarımıza rağmen o bölgede bulunamadı ve Dikran Usta’nın defni papaz olmadan mümkün olamıyordu. O günün ileri gelenleri vaktin gecikeceğini cenazenin kokmaya başladığını bildirerek en yakın caminin imamına giderek:

“Sayın hocam ölen mefta nihayet bir insandır. O da bizler gibi aynı Tanrı’nın kuludur. Eğer kabul buyurursanız biz Dikran Usta’yı kendi dinimiz ve töremiz üstü defnedelim. Belki sevabına siz erersiniz. Tanrı belki bu sevaptan sizi cennete gönderir.” Denilse de imam efendi bu isteğimizi reddederek:

“Bir Hıristiyan’ın defni bizce haramdır, dinimize aykırıdır. Bu cenazenin günahını alamam. Vebali sizdedir. Ve bu durumda sizin imanınızda tehlikeye girer.”

Diyerek bizi ortada bıraktı. Çaresizlik içinde birkaç camiyi daha dolandık, İmamlara hocalara bir sürü dil döktük. Ve yakararak:

“Hocam bu mefta bir Ermeni olsa bile ortada bırakılamaz şu anda papaz olmadığı için size müracaat ettik. Tanrı hepimizin Tanrı’sıdır, gelin, bu arkadaşımızı İslami esaslara göre defnedelim, belki Allah’u Teala ya bu meftayı cennete ya da sizi cennete yakıştırır. Ölü olan meftanın mezhebi, dini olur mu hocam?”

Dediysek de cevap aynıydı. Bir Hıristiyan ölüyü Müslüman’ın kaldırması vacip olmazdı. Dini hükümlere göre mübah değildi. Ve bir Hıristiyan için imanından olma riskine giremezdi. Çünkü Dikran Usta onlara göre kafir sayılıyordu.

Dikran Usta’nın ölümünden iki gün geçmiş, ölü ortada kalmıştı. Uzaklardan akrabaları gelse de yapacak hiçbir şey kalmamıştı. Tekrar İstanbul’dan papaz aradık. Çabamız boşunaydı. Zaman geçiyordu. Cenaze bozulmaya yakındı… Kendi düşüncelerini başkalarına dayatmayı maharet sayan bu kişilerden umutlar kesilmişti. Ve o yıllarda resmi kuruluşlarda morg, gasılhane ve diğer ihtiyaç ortamları yoktu, cenazeler sokakta yıkanırdı.

O sırada cenazenin bozulacağını üzülüp hiddetlenen  yine sanayi esnaflarından Kabak Mehmet adlı Alevi Bir kaporta ustası arkadaşımız meydana gelerek ortaya fırladı. Birkaç kez cenaze yıkayıp, kefenleyip defnettiğini, bu tür işleri iyi kötü becerebildiğini söyleyince derhal gereken malzemeleri aldırıp defin işlemlerini başlattı. O anda birkaç Ermeni ile sanayi esnafı herkes bir işe koyuldu. Kimi su ısıttı, kimi kefen hazırlattı. Bazı arkadaşlarımız Müslüman mezarlığının az ilerisinde bulunan Hıristiyan mezarlığında mezar eştirme işine girişmişti. Hiç kimse hiç gurur yapmadan, cennet, cehennem hesabı gütmeden cenazenin başında bir sorumluluk dersi veriyordu.

Kazanlar kaynıyor, Kaportacı Mehmet Usta İslami usülde cenazeyi yıkıyor, kefenliyordu. Bütün gözler ondaydı. O işini büyük bir sorumluluk içinde yaptı. Dikran Usta’yı yıkadı, kefenledi, tabuta yerleştirdi, hatta Hristiyan törelerine göre gömleğini giydirip kravatını bile takmıştı.

Cenaze başındaki Ermeni’ler kendi usullerince, Müslümanlar kendi dinleri icabı dualar  okuyarak Dikran Usta’nın helalliği komşulardan alıp at arabasına konurken Kaportacı Mehmet Usta hafifçe gözü yaşlı, cemaate dönerek:

“Arkadaşlar Tanrı’nın ne mülküne ne de lütfuna vasıl olamayız. Eğer o bildiğimiz Tanrı hem Müslüman’ın hem de Hıristiyan’ın Tanrı’sı ise ve Dikran Usta’yı defnediyorum diye beni eğer cehenneme atacaksa ben o düşkünlüğe de hazırım.”

Diyerek gözlerindeki birkaç damla yaşı silerken, bizler mutluluğa karışmış bu acı kargaşanın verdiği hüznü yüreğimize gömmeye çalışıyorduk.

Dikran Usta’yı sanayi çarşısı esnafı mezara götürmek üzere yola düştüğünde, caminin imamları arkamızdan alay edercesine hafif hafif gülümsüyordu.

Bu olay gözlerimin önünde ayan beyan  bu şekilde yaşandı.  Cennete kimin gideceğini Acaba Dikran Usta’nın Tanrı’sı mı, yoksa din adamlarının Tanrı’sı mı tayin edecek?” Ne dersiniz?..

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 

 

Serbest Vezin Şiir Yarışması Birincisi

İbrahim ŞAŞMA

MEVCUDİYET


  

                             Yalan buz kadar soğuk, yalan zemheri kadar.

                                         Bu zehri gaflet ehli, dudak tadar, dil tadar

  

Cümle cihanda canlar, yumsa da cümle gözü,

Canı özünden içre,  görecek biri vardır.

Dokuz köyden kovdursa, âdemin doğru sözü.

Erenler diyarında, muhakkak yeri vardır.

 

Sen gül ile cevap ver,  atan sana taş atsın.

Bin yalanı bir doğru çepeçevre kuşatsın.

Söz söyle öldürmesin, söz söyle de yaşatsın.

Her ölmüşün içinde mutlak bir diri vardır.

 

Leyla olur adalet, Yusuf yüzlü adil’e.

Şavkı vurur cihana, göze gönle ta dile.

Dipsiz yârlar başında, yürüme bile bile.

Riyanın kara mührü, çıkmaz bir kiri vardır.

 

Adilin bineğidir, sultana götüren attır.

Kutlu aşkın motifi, nazenin bir sanattır.

Ömer’e namzet cihanda, nebilere sıfattır.

Ali’nin yüreğinde hak diye yâri vardır.

 

Arif olan ardından,  kem sözleri söyletmez.

Piri, gönül köşkünden terk-i diyar eyletmez.

Düşmanı gani olsa, hamiye hiç meyletmez.

Âdemin kapısında şerefi, arı vardır.

 

Terazim hak tartısı, ibre benim, ok benim.

Doğru sözle doydum ben, karnım öyle tok benim.

İnkâr etmem ak una, tek buğdayım yok benim.

Aşk ile serpeceğim bir avuç darı vardır.

 

Katranın karasını, sanma çıkaran yoktur.

Adalet pınarında, yunsa o bile paktır.

Hak ile yüce âdem, hakla aktan da aktır.

Dağların zirvesinde o yüzden karı vardır.

 

Cümle kıraç yüreğe, aksın adalet abı.

Cemreler onda saklı, o ki bereket babı

Karanlıkta kalır mı dürüstlüğün erbabı?

Özünde küllenmeyen, muhabbet nârı vardır.

 

Her kim ki sebep olur, özümde bir ağrıya

İnsan yalanla yaşar, sırt dönerse doğruya,

Kulağını vermezse o en kutlu çağrıya,

Ya gafil ya şaşkındır, aklından zoru vardır.

 

Cümle dil lâl onsuz, eller kollar bağlı.

Toprak mahrumsa kıraç, gönül kırk yerden dağlı.

Emanet bir cihana, konulur âdem oğlu,

Farz kılınan adalet o günden beri vardır.

 

Sanma ki ses verecek selametin yönünde.

Beni mahcup eyledin yaradanın önünde.

Neden yalan söylettin, diye mahşer gününde.

Dilin de sahibine, sorduğu soru vardır.

 

Yalan buz kadar soğuk, yalan zemheri kadar.

Bu zehri gaflet ehli, dudak tadar, dil tadar.

Her kim ki ömrünü varır doğruya adar;

Yüzünde ayın şavkı, pirimin nuru vardır

 

Ey âdem adaletmiş, meğer her işin başı.

Kul hakkını taşıma,  istesen ateş taşı.

Hangi sevda yaktıysa, Hünkâr Hacı Bektaş’ı

Bende de o yangının muhakkak koru vardır.

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 

 

 

 


Serbest Vezin Şiir Yarışması İkincisi

Murat TAPAR

ADALET VE DOĞRULUK

 

 

Dağlardan büyüktür derdimiz,

Hiçbir şeyden yoktur korkumuz,

Doğruluktur susmaz bizim şarkımız,

Sular yukarı aksa adalet damlatır arkımız.

 

Kim ne görmüş kim ne yaşamış,

Damla gözden değil, gönülden yaşarmış,

Adalet tayına binen yiğitler,

Nice soy atların aşamadığı dağları aşarmış.

 

Yemem! Zulüm kazanında kaynamış aşı,

Diridir bir ölünün, kırk diriden naaşı,

Canımı bin pare etseler de kaldırırım,

Adaleti kıblegâh edinmiş nice başı.

 

Bin yalan bir doğruyu yıkar mı?

Doğruluk kapısı olmasa dost oradan çıkar mı?

Zalimin bahçesinde otlayanın ipini,

Dünya bir araya gelse dost eliyle tutar mı?

 

Bahar gelir dost gülleri çiçek açar,

Eğri dikenin bu baharda da hali naçar,

Adalet tomurcuğu ekilmeyen yürekten,

Kırkların kokusu daha doğmadan kaçar.

 

Mülkün temelidir derler adalete,

Kansız yurtsuz olan sığınır adavete,

Görmez duymaz söylemez isen,

Suç bulursun kendin gibi atalete.

 

Doğruluk yüce dağdır sakın şaşma,

Haksızın sırtına binip bu dağı aşma,

Adalet güneşinde yan kavrul amma,

Cürümün yağmurunda dolup taşma.

 

Ehilsiz kişiye verilirse adaletin eli,

Her şeyi götürür zulmün seli,

Sultanımız bir garip Hacıbektaş veli,

Kurtarır erenlerin bir ‘Hu’ yeli.

 

Ezelden beri biz deriz biz işitiriz,

Doğruluk kazanında adaleti pişiririz,

Emeği sırtlanırız dağlardan aşırırız,

Doğruluk ve adalet, biz bize yakışırız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 

 




Serbest Vezin Şiir Yarışması Üçüncüsü

Nihat MALKOÇ

DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR

 

 

“hararet nardadır, sacda değildir.

keramet baştadır, taçta değildir.

her ne arar isen kendinde ara.

kudüs'te, mekke'de, hac'da değildir”

  (hacı bektaş veli)

 

umutların tükendiği yerde…

                   …en büyük sığınaktır dürüstlük…

                            sımsıcak bir döşektir yersiz yurtsuzlara

                                                           sürmedirgönül gözünde

 

kupkuru çöllerde vahadırdürüstlük…

                   başlarımızda taçtır som altından

                                      bir yetimin kanayan kalbine dokunmaktır

                                                                         merhem olmaktır yaralara

 

ağıyı bal eylemektir dürüstlük…

                   düşene el vermektir uçurumlarda

                                   derdini bölüşmektir insanlığın

                                               bir serçeye su vermektir gönül tasından

 

  bütün kapıları açan maymuncuktur dürüstlük…

                            çağlara vurulan samimiyet mührüdür

                                               karanlığı delen bir ışık huzmesidir

                                                           yoldur menziline huzurla gidilesi

 

suskunluğu yırtan bir çığlıktır dürüstlük…

                      şifa aramaktırbaldıran zehrinde

                              vahdete akmaktır kesretten

                                               kapıkulu olmamaktır kapılarda

                           

iffetin cilasıdır dürüstlük…

adaletin yanında durmaktır başı dik

pişmektir hakikatin kazanında

                   yandıkça kanmaktır biteviye

 

aklını hafife almamaktır dürüstlük…

                   yaratılanı yaradan’dan ötürü sevmektir

                                      eşref-i mahlukat saymaktırinsanı

                                                              hoşça bakmaktır zatına

 

vicdanların cüzdanlara esir olmamasıdır dürüstlük…

                            düşenlere uzanan mübarek bir eldir

 

  tomurcuk bir güldür gönül bahçemizde

 

                                                            acıyı paylaşmaktır yürekten

 

düşmana vakur bir nazardır dürüstlük….

                   mâziden hâle, hâlden istikbale akmaktır doludizgin

                            öpmektir muzaffer bir kısrağın toynaklarından

                                                        zaferi bölüşmektir astlarla

 

iki yüzlülüğün tahtını parçalamaktır dürüstlük…

                            ak’a ak, karaya kara demektir korkusuzca

                                               kral çıplak demenin kararlılığıdır

                                                     gözü kara olmaktır son nefese kadar

 

hacı bektaş dergâhı’nda piştikçe yanmaktır dürüstlük…

                   hasan’la hüseyin’in gözüyle bakmaktır hayata

                                      aliyyü’l mürteza’nın zülfikar’ıdır zalimlere karşı

                                                  yolunu kaybedenlere bir deniz feneridir

 

çocuklarımıza bırakacağımız…

…en büyük mirastır dürüstlük…

parayla satın alınamayandır

yokluğu afettir her çağda

             sıcak bir tebessümdür yüzlerde

 

çamura düşmüş altın gibidir dürüstlük…

                   kıymetini yitirmeyendir hiçbir zaman

                                      kavruk iklimlerde bir yağmur damlasıdır

                                                              sır olmaktır çukur aynalarda

 

 

damlanın ırmak olmasıdır dürüstlük…

                   ruhun genişlemesidir daralan dünyada

kemiyet değil, keyfiyettir

                                                                  yürekten bir hüsnüniyettir.

ez cümle: ana kucağı kadar sıcaktır dürüstlük…

bir peygamber sözü kadar sahici

                   göklerin mavisi kadar içten

                            ufuklarca sonsuzluğa gebe

 

bedeli kaybetmek olsa da …

dürüst olmalı insan hayatta

kaybetmiş gibi görünsen de…

hakikatte kazanırsın ey dost!...

 

ayaklarına prangalar vursalar da…

                   gerçek özgürlüktür….

….içinden geldiği gibi davranmak

         zemherilerde bir kardelen olmak

 

asıl kaybedenler iki yüzlülerdir unutma!...

                   onlar ki hayatta rol kesmektir işleri

                                      sahtedir ağız dolusu gülüşleri

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 




Serbest Vezin Şiir Yarışması Mansiyon

Ruhi ÇETİNKAYA

EY DOST

 

 

Ey dost !...

İnsan olmanın yolu kolay değil ,

Senlik benlik bilmeyeceksin ;

Herkesi eşit göreceksin …

İnsanların hayrına koşmayı ,

Kendine iş edineceksin , hor görmeyeceksin ;

Dirliği , birliği akıldan uzak tutmayacaksın !...

 

Ey dost !...

Doğruluk dostun kapısını açar ,

Adalet Hakk ‘ın kapısına taşır ,

Hiçbir  milleti , insanı ayıplamayacaksın ;

Yaratılanı , yaratandan dolayı hoş göreceksin ;

Doğruları söylemekten korkmayacaksın ,

Yanlışları düzeltmekten çekinmeyeceksin !...

 

Ey dost !...

Zahiri ile batıniyi tartacaksın ,

Eşitlikten kaçmayacaksın ,

Beşeri adaleti savunup ,

İlahi adalete gönül vereceksin ;

Adalet  mülkün temelidir , bileceksin ;

İnsanı ; dili , dini , renginden dolayı yargılamayacaksın !...

 

Ey dost !...

Bilimi rehber edineceksin ,

Cehaletin , hurafenin karanlığını ;

Kadını erkeği eşit tutarak ,eğitim birliğini sağlayarak ;

İnsan haklarını tanıyarak ,

Laik , bilimsel ve çağdaş eğitime sarılarak aşacaksın ;

Hayatında adaleti , eşitliği dilden ve gönülden ırak tutmayacaksın !...

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 




Serbest Vezin Şiir Yarışması Mansiyon

Nihat MALKOÇ

TÜKENİŞ TEMRİNLERİ

 

 

 

                          “kendi bahçesinde dal olamayanın biri 
                                girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor” 
                                                                  özdemir asaf

 

demleniyoracılarımız aheste

buz gibi silahların gölgesinde

adalet, kanadı kırık bir güvercin

mavi göklere küskün, öyle biçare

 

kimsesiz yetimler ve öksüzler…

yasını tutuyortepetaklak olan terazinin

dinamitlenmişmülkün temeli

elbet bir bahar etmez, iki zemheri…

 

reddi miras ediyor hoyrat mirasçı

düne dair ne varsa eskimiş çoktan

karanfillerin kanı çekilmiş damarından

küheylanlar zincirlere mahkum

 

korlaşmış zulmün kanlı ateşi

yaktıkça doymuyor bir türlü

yarınlara küsmüş körpe bir çocuk…

tırnaklarını yiyor can sıkıntısından

 

adalet nehri çekilmiş yatağından

bir bedene doldurulmuş bütün canlar

yüzü tırmalanmış çukur aynaların

nerde o eski başına buyruk heyecanlar?

 

hacı bektaş’ın gül dergâhında…

karanlığın titreyen kalbinde hüzün

yıldız tozu savruluyor göklerden

zifiri gecenin nabzı atıyor beyhude

 

direnişin direncini kırmak mı gaye?

nerde alınlardan süzülen alın teri?

kim çaldı dudaklarımızdan tebessümü?

aynaların sırrı körpe bir kum tanesinde mi?

 

siyah beyaz üçüncü sayfa haberinde

intiharı duyuruluyor savruk adaletin

bir baldıran zehridir damarlarda dolaşan

salâsını okuyorlar melânetin

 

dağdan indirilmiş dağı delen ferhat

hep böyle sıkılı mı kalacak yumrukları?

söyle, niçin geciktibahar yağmurları?

çöller Mecnun’a kan kusuyor şimdi

 

vakarın kanı sımsıcak akar toprağa…

…bir kısrağın ateş saçan toynaklarından

bir saksıda kurur körpe umutlar

insan kere insan kaç hayal kırıklığı eder?

 

bir meczup elma ağacından…

…erik toplamanın derdinde

sevgi çekilmiş kalın lügatlerden

acının tahtı som altından

 

kanlı bir coğrafyada her şey…

(z)amansız bir kıyametin habercisi

teselliler teselliye muhtaç…

…bir kerbelâ mahşerinde şimdi

 

kanunlar kanuncudan yana heyhat!

adalet firarda, hukuk müebbet…

her şey haraç mezat, öyle pazarlıklı

dökülmüş iradenin kalın diş(li)leri

 

her gece keskin bir satır…

…iniyor tozpembe rüyalarımıza

ne vermeyiz şimdi soluklanmak için…

…bir zeytin ağacının ılık gölgesinde

 

bir bağbozumunun arifesinde…

…bir damla yaş süzülür masmavigözlerden

cemaziyelevvel ayının ahirinde…

…büyük tövbelere gebedir zaman

 

esrik bir uykuda şuh bir kahkahanın…

üzerinden geçiyor buldozerler

denizler derelere akmakta şimdi

at arabasını devirmiş atlı karınca

 

geceyi yudumlayan afacan bir çocuk…

uzun eşek oynuyor miş’li geçmiş zamanın sırtında

türkülerin tadı yok şimdi eski gramofonda

her şey bir varmış bir yokmuş kıvamında

 

bahar çekiliyor mevsimlerden

dişleri sökülmüş adaleti sobeliyor…

…körebe oynayan haylaz bir sabi

buz gibi bir duruşma salonunda

 

adını koymalı bu garip haletin…

acının dayanılmaz özgül ağırlığında

yarası kanıyor kadim adaletin

şuh kahkahalar mezarlığında…

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 


Hece Vezni Şiir Yarışması Birincisi

Fehmi SAĞLIK

PİR'İMİN BAHÇESİ

 

 

 

Dün gece düşümde Pir’imi gördüm

İki kırmızı gül uzattı bana

Tutup o gülleri yüzüme sürdüm

Kokusu yayıldı o an dört yana

 

Tam Önüme çıktı bir güzel bahçe

Bin bir çeşit bitki, renkler iç içe

Üstünde adları yazılı Türkçe

Bir huzur veriyor gezen insana

 

Pir’im, söze durdu o hoş diliyle

Bahçeyi gösterdi bana eliyle

Kılavuzum oldu yaşlı haliyle

Buyurdu ki uyuyanlar uyana

 

Dedi “Bu benimdi yüzyıllar önce

Armağan eyledim yaşlıya, gence

Bulunmaz bir nimet herkese bence

Onda gezen sahip olur irfana”

 

Öyle bir bahçe ki bulunmaz tadı

Kapıda yazılı her meyve adı

İster padişah ol, istersen kadı

Bu bahçe gerekli yoksula, Han’a

 

Ağaçlar çok yakın, ara bir karış

Birinin üstünde yazılı “barış”

Bir diğerindeyse “güzele varış”

Selam çakıyorum bunu yazana

 

Sağımda yükselen ağacın kolu

Üstünde yazılı “dürüstlük yolu”

Dedim bir de dönüp göreyim solu

Mademki dalmışım ben bu ummana

 

Her yer gani gani, yoktur sefalet

Gördüğüm bir gerçek, değil hayalet

Çınarın birinde parlar ADALET

Herkes benim gibi bakan bakana

 

Benim ulu Pir’im, işte bu zaman

“Halk’a ilet” dedi yazdı bir ferman

“Benim öğretimdir yaraya derman

Buna uyan girmez zarar/ziyana

 

Çağınız kirlendi, dünya bozuldu

Yerküre dağıldı, tuzla buz oldu

Sayısı bilinmez mezar kazıldı

Doymadınız gitti dökülen kana

 

Adaletin şavkı ak saçlarımda

Dürüstlük tohumu avuçlarımda

İnsan sevgisidir gözuçlarımda

Sözüm vardır teraziyi tartana

 

Adalet bağdaşmaz kuru niyazla

Dürüstün işi yok arsız yobazla

Gerçeği söyleriz çalınan sazla

Selam olsun sesimizi duyana…”

 

Ne yazık düşümden erken uyandım

Bir sıcak ter bastı tutun ki yandım

O gece kendimi cennette sandım

Pir’imin ardından seslendim ona

 

“Pirlerin pirisin, yoksula yoldaş

Adalet kapısı, dürüstlükte baş

Seni anlasaydık Pir Hacı Bektaş

Bunca bela yayılmazdı cihana…”

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 





Hece Vezni Şiir Yarışması İkincisi

Mustafa ERMİŞ

AŞK İLE

 

 

Çok şükür olsun, Çalab’ın demine

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

Tek “Uyarıcı” eyledim kendime

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

 

Bir güneş doğdu, dünyanın yüzüne

Önce insan dedi, uyduk sözüne       

Beşeriyet niyaz etti,özüne

Hünkâr Hacı Bektaşgibi Pirim var...

 

Özgürinsanolmak nedir,öğreten

Barış için,“kul hakkı”nıöğreten

İnsan gibi yaşamayı öğreten

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

 

Vicdanfelciolmuş insan harabat

Mazlumlar ağlar, varsıllar pek rahat

Namuslu insan olmak mı,kabahat

Hünkâr Hacı Bektaşgibi Pirim var…

 

Halkın arasında bir güzel gördüm

Elimden tuttu da önümü gördüm

Kanayan yarama tek hekim gördüm

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

 

Dedi ki:“insanı sev”, mutlu olduk

Su idik, nehir olduk, deniz olduk

“Hak, adalet” dedi; biz, bizi bulduk

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

 

Her evliya onun sırrın bilemez

Bilse de temsil ve tebliğ edemez

Her insan Kabe’dir,arka dönülmez

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

 

Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz         

Dürüstlük incelir de asla kopmaz

Adalet topal olur da körolmaz

Hünkâr Hacı Bektaşgibi Pirim var…

 

Pir “Ara bul”diye başlamış söze

İnsan sevgisini koymuştur öze

Hak /adalet çağlar öncesi bize

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

 

Hünkâr’ın doğduğu burç, sevgi burcu

Hakk diliyle söyler, tam O’nun harcı

Gözden - gönüleBektaşi İnancı

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

 

Ey güneşe benzeyen özel insan…..

“Kul Ermiş ”  açtığın yolanakurban

Kış günü, yaz günü üstüme yorgan

Hünkâr Hacı Bektaş gibi Pirim var…

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 




Hece Vezni Şiir Yarışması Üçüncüsü

Hasan İPEK

DESDUR PİRİM
  

 

 Pirin öğretisi adil düzeni

                                 Bana ışık oldu gördüm de geldim   

      Onunla tanıdın ezen ezeni

      Hakkın birliğine erdim de geldim.

 

      Dergâhımda yerin vardır gel dedi

      Sen insansın ne olduğun bil dedi

      İşte sana gidilecek yol dedi

      Serimi yoluna verdim de geldim.

 

      Bana ışık verdi yolun başında

      Haram lokma yoktur onun aşında

      Yüzyıllardır milyonları peşinde

      İzine erişip sürdüm de geldim.

 

      Dürüstlüğü onda gördüm yerindim

      Yol bilmezdim önceleri süründüm

      Ben kendimi bildim insan göründüm

      Bahçesinden bir gül derdim de geldim.

 

      Boş sözleri yüzyıllarca dinledik

      Zulüm gördük acı çektik inledik

      Yolumuz çetindi ama sinmedik

      Bütün zincirleri kırdım da geldim.

 

      Bektaşi’yim dergâhına yolum var

      Elime belime sahip dilim var

      Adalet dürüstlük gibi malım var

      Pirin sırlarına erdim de geldim.

 

      İklimler bozuldu sular bulandı

      Kötülerin sermayesi yalandı

      Yaptıkları ayağına dolandı

      Pirin adaletin gördüm de geldim.

 

      İnsanlık tek boyut bir ağaç dalı

      Cahil karıştırır yeşille alı

      Gözünü kör etmiş dünyanın malı

      Her şeyi yerlere serdim de geldim.

 

      Destur ya Pir yürüyorum yoluna

      Yeminim var kırmızına alına

      …der boyun eğmem zalıma

                            Adaleti sende gördüm de geldim.

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 




Hece Vezni Şiir Yarışması Mansiyon

Nevzat BAYRAMOĞLU

PİR YOLUNDA BİR EVLAT

 

 

Hünkar öğütleri Pir nefesiyle

Hayat bulsun lehçen ölmesin evlat

Hacı Bektaş Veli felsefesiyle

Yeşersin bağ bahçen solmasın evlat

 

Kamil adem Hakk’ın aziz kuludur

Yolu,Dört Kapı Kırk Makam yoludur

Bu “murada ermek sabır iledir”

Meramın yarıda kalmasın evlat

 

Hak’kı bilen gönül, hakkı dilesin

Sağduyu mührüyle kemi silesin

“Doğruluk dost kapısıdır” bilesin

Madrabaza meylin olmasın evlat

 

“Mürüvvet hoş görme ve affetmektir”

Garezi bertaraf hem defetmektir

Bir nasihat ile öz laf etmektir

-Bin husumet- seni bulmasın evlat

 

“Oturduğun yeri pak et” melisin

“Yuttuğun lokmayı hak et”melisin

İçinde nefreti yok etmelisin

Kin, özünü esir almasın evlat

 

“Adalet her işte Hak’kı bilmektir”

Hak yemek Hakk’ına karşı gelmektir

Yalan, boyna geçen yağlı ilmektir

Yürüdüğün yoldan çelmesin evlat

 

“Dine dizle değil kalbinle bağlan”

Hidayet narıyla pişerek dağlan

Yavrun bir kız olsun veyahut oğlan

Ayrılık gayrılık bilmesin evlat

 

Kulu arif eder sohbetin özü

Yüceltir yükseltir tavrıyla sözü

Kendinde görmeyen temiz bir yüzü

Muhabbet cemine gelmesin evlat

 

…………..,her emek alın teriyle

İşimiz yok münafığın şerriyle

Erkanımız yolun ulu Pir’iyle

                    Gözlerin uzağa dalmasın evlat

 

 

 

 

2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Kısa Öykü Yarışması Sonuçları:
1.Süriye ÖZEN “ÖLEN ATIN BEDELİ” adlı öykü ile.
2.İlhan AKIN “OLMAYA GELDİM” adlı öykü ile.
3.Mustafa AYDOĞAN “YOLCU YOLUNDA GEREK” adlı öykü ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Serbest Vezin Şiir Yarışması Sonuçları:
1.İbrahim ŞAŞMA "MEVCUDİYET" adlı şiiri ile,
2.Murat TAPAR “ADALET VE DOĞRULUK” adlı şiir ile.
3.Nihat MALKOÇ "DÜRÜSTLÜĞE DAİR MÜLAHAZALAR" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ruhi ÇETİNKAYA "EY DOST!..." adlı şiir ile.
MANSİYON: Nihat MALKOÇ "TÜKENİŞ TEMRİNLERİ" adlı şiir ile.
2016 Yılı Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sanat Etkinlikleri Hece Vezni Şiir Yarışması Sonuçları:
1.Fehmi SAĞLIK "PİR'İMİN BAHÇESİ" adlı şiir ile.

2.Mustafa ERMİŞ “AŞK İLE" adlı şiir ile.
3.Hasan İPEK “DESDUR PİRİM” adlı şiir ile.
MANSİYON: Nevzat BAYRAMOĞLU "PİR YOLUNDA BİR EVLAT" adlı şiir ile.
MANSİYON: Ozan SİNEMİ "HACIBEKTAŞ'TA" adlı şiir ile.

 

 

 

 

 



Hece Vezni Şiir Yarışması Mansiyon

Ozan SİNEMİ

HACIBEKTAŞ'TA

 

 

Hak, nizam, terazi kurulmuş orada

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

İrfan meclisinde olurmu perde?

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

 

Aslan, ceylan, kucağında duruyor

Bütün kainata mesaj veriyor,

Hakim, savcı olmasa da yürüyor

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

 

Burada yargılama vicdanda işler

Emeği önünde eğilir başlar,

Şahit olmuş işte, o dağlar taşlar

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

 

Eğitmiş pirleri salmış dört yana

Tahta kılıcını hapsetmiş kına,

Dürüstlüğü yaymış bütün cihana

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

 

Rengi, ırkı, dili dini sormamış

Makam, mevki için değer vermemiş,

Gönül bir Kabe’dir, diye kırmamış

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

 

İlmin kitabını yazmış, okumuş

İnsan haklarını temelden çözmüş,

Ele, bele, dile sınır çizmiş

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

 

Hep sevmiş, sevilmiş, olmamış kini

Mekansıza doğru çevirmiş yönü,

İncinse de incitmemiş bir canı

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

 

Kırklar Meydanı’na postunu sermiş

Sorgu sual için divan kurmuş

Lokmayı her cana eşitçe vermiş

Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!

 

Bu cevherden yüklemişim tayımı

Serçeşmeden doldurmuşum suyumu,

SİNEMİ’yim aldım düşen payımı               
Hak’kın adaleti Hacıbektaş’ta!