ANA SAYFA
HABERLER
HACIBEKTAŞ
HACI BEKTAŞ VELİ
KÜLTÜR VE SANAT
ALBÜM
SANAL GEZİ
KÖYLERİMİZ
KÜNYE  VE  İLETİŞİM
SİTE HARİTASI






  Hava Tahmini

HACIBEKTAŞ

HACIBEKTAS

HACIBEKTAS

HACIBEKTAS

HACIBEKTAS

HACIBEKTAS

Kaynak: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü

 



Buradasınız->: 
< Bir önceki haber
24.06.10 19:27 zaman: 14 yıl

tarafından: Hacıbektaş WEB 

21 HAZİRAN 2010 TARİHİNDE YAŞAMA VEDA EDEN İLHAN SELÇUK, 24 HAZİRAN 2010 PERŞEMBE GÜNÜ SAAT 13.00 DA HACIBEKTAŞ'TA YAPILAN TÖRENİN ARDINDAN SONSUZLUĞA UĞURLANDI.


21 Mart 2008 tarihinde Ergenekon adı altında başlatılan soruşturma kapsamında sabah saat 4.30 da yapılan baskınla gözaltına alınmış, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde 40 saat tutularak, 9 saat boyunca aralıklarla ifade vermiş, ardından Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya ÖZ tarafından 4,5 saat ifadesinin alınması sonrasında serbest bırakılmıştı. Bu sürecin İlhan SELÇUK'un rahatsızlığını tetiklemesi neticesinde, 30 Mart 2008 tarihinde pnömoni ve kalp spazmı teşhisi ile hastaneye yatışından 15 gün sonra, 14 Nisan 2008 günü by-pass ameliyatı oldu. Artık bir ayağı hastanede olan İlhan SELÇUK, 2010 yılının Mart ayı başlarında yoğun bakıma alındı. Tedavi gördüğü Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesinde uygulanan tüm tedavi ve girişimlere rağmen, "çoklu organ yetmezliği" nedeniyle 21 Haziran 2010 tarihinde 85 yaşında yaşama veda etti.

Düşünceleri ile "ışık saçmaya" devam edecek olan İlhan SELÇUK, 23 Haziran Çarşamba günü İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Salonunda ve Cumhuriyet Gazetesi önünde yapılan "veda törenleri" sonrasında, vasiyeti nedeniyle toprağa verileceği Hacıbektaş'a uğurlandı.

2002 Yılında 9.Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü verilen İlhan Selçuk, Hacı Bektaş Veli'yi Anma ve Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında 17 Ağustos 2007 tarihinde düzenlenen "Enel Hak" konulu konferansındaki konuşmasını, “Ben de öldüğümde inşallah Hacıbektaş’a gömülürüm.” diye sonlandırınca, salondan “Allah gecinden versin” sözleri yükselmişti.

24 Haziran Perşembe günü saat 13.00 da Hacıbektaş Belediyesi önündeki Cumhuriyet Meydanında yapılan törende ilk konuşmayı yapan Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza SELMANPAKOĞLU, İlhan SELÇUK'un nasıl bir insan olduğuna ilişkin düşüncelerini aktardığı konuşmasını şöyle tamamladı: "Gün gelir inşallah Hacıbektaş'ta gömülürüz, dedin. Hakka yürüdün; şimdi Hacıbektaş'tasın. Türkiye'nin dört bir yanından ve yurt dışından binlerce insan seni bugün uğurluyorlar. Her zaman hoş olan gönlün yine hoş olsun. Sevgili İlhan ağabey! Sevgi, barış, dostluğun, bilimin ve kültürün merkezi Hacıbektaş'tan tüm insanları, geride bıraktığın düşüncelerinle, yazılarınla, eserlerinle aydınlatmaya devam edeceksin. Tıpkı ortaçağın en karanlık döneminde aydınlatma meşalesini yakan Hacıbektaş Veli gibi, tıpkı Kurtuluş Savaşına başlarken Hacıbektaş'a gelen ve burada halkın önderlerine Cumhuriyeti kuracağını söyleyip devrimlerini anlatan Atatürk gibi. Ruhun şad olsun, gönlün hoş olsun.”

Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Miyase İLKNUR ise, Cumhuriyet Gazetesi çalışanı gözüyle insan İlhan SELÇUK'u anlattığı konuşmasında şunları söyledi: "Sağ duyunun ve sol duyunun şaşmaz pusulası olarak biliyoruz İlhan SELÇUK'u. Biz İlhan Abi diye yüzüne derdik. Gıyabında ondan bahsederken baba derdik. O bizim babamızdı, sadece abimiz değil. Babamızla gurur duyuyorduk; halen de gurur duyuyoruz. Bizim babamız dünyada tanıyabileceğiniz en ince ruhlu bir insandı. Hiç kimseye bir kez bile emir kipi kullanmamış bir adamdı O. Zerafetiyle, alçak gönüllülüğüyle, nüktedanlığıyla, şakacılığıyla, muzipliğiyle, yazılarında çokça dile getirdiği tam bir Baba Erenlerdi İlhan Abi. Bizim babamız yiğit bir adamdı. Güç odaklarının karşısında bir kez bile boyun eydiğine tanık olmadık.  Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan abimiz bizlere hiç bir zaman patronluk yapmazken; abilik, babalık yaparken; birileri onu totaliter rejim özlemi içinde olanlara yandaş tutmaya çalıştı; ellerindeki yağlı karayı, bizim babamızın akyüzüne çalmaya çalıştılar, ama olmadı. Çünkü onun gül cemalinde o yağlı kara tutmazdı, tutmadıda. Ergenekon soruşturması için savunma hazırlamaya odaklanmışken, Ergenekon soruşturmasının ikinci dalgası gelince, İlhan Abi  'çocuklar bu savunmayı bana yaptırmayacaklar, biz bu dünyada bunlarla hesaplaşamayacağız' dedi. Yani, ağabeyimiz, babamız alacaklı gitti. Aynen, 'kalsın benim davam, divana kalsın' diyen Pir Sultan Abdal gibi. Ancak bu dava divana kalmayacak, bu hesabı biz göreceğiz. Ne İlhan abimin, ne de Mustafa BALBAY'ın davası divana kalacak. Bu hesaplaşmayı biz yapacağız. Hepimizin üzerinde emeğin var, hakkını helal et İlhan abi."

Daha sonra, İlhan Selçuk'un 13.04.2008 tarihinde, gireceği by-pass amaliyatı öncesinde yazdığı "İKİSİNEDE EYVALLAH" başlığını taşıyan köşe yazısı, sinema ve tiyatro sanatçısı Işık YENERSU tarafından okundu.

İlhan Selçuk'un 40 yıllık dostu, Cumhuriyet Gazetesi mensubu Prof.Dr. Coşkun ÖZDEMİR, İlhan SELÇUK'u anlattı. Son olarakta, Cumhuriyet Vakfı Başkan Vekili ve eski  Turizm Bakanlarımızdan Alev COŞKUN, duygu ve düşüncelerini İlhan Selçuk dostlarıyla paylaştı. Yaptığı konuşmada özetle şunları ifade etti: "İlhan Selçuk'u bu kadar güçlü yapan, onun bilge kişiliğidir; kırılmadan, eğilmeden, dönmeden yaptığı Atatürk'çü mücadelesidir. İncinsende incitme felsefesine yürekten inanıyordu. Devletin yakın koruma verdiği İlhan Selçuk'un nereye gittiği belli iken; 85 yaşındaki bu bilge kişinin sabahın dördünde evinin basılmasına, nezarethanede 48 saat tutmalarına İlhan Selçuk'un yüreği dayanamadı ve son hoyratlığa isyan etti adeta. Bunu sana reva görenler, bir gün muhakkak sorguya çağrılacaklardır. Neden Turhan ve İlhan Selçuk kardeşler Hacıbektaş'ı istediler? Çünkü her iki kardeşte, insanlık değerlerine inanmışlardı ve önce insan diyorlardı. Çünkü Enel Hak'ka inanmışlardı; incinsende incinme felsefesine inanmışlardı. Çünkü gönül ve can dostlarına gelmek, onların himayesinde kalmak istiyorlardı. Onlar her ikisini de en iyi tanıyan halkın içine geldiler. Çünkü Hacı Bektaş Veli'nin huzurunda ceylanla aslanın yanyana gelişinin anlamını çok iyi biliyorlardı. Onun için buraya geldiler."

Cumhuriyet Meydanındaki konuşmalar sonrasında, sanatçı Erdal ERZİNCAN sazıyla mini bir konser verdi. Daha sonra, "Helallik hizmetini" yerine getiren Dede Haydar SOYLU'nun, törene katılanlardan üç kere tekrar ederek helallik istemesi ile tören sona erdi.

İlhan SELÇUK'un cenazesi, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Aşık Veysel heykelleri ile 2 Temmuz 1993 de Madımak Otelinde katledilenler anısına dikilen Ozanlar Anıtının da yer aldığı ve Aşık Mahzuni Şerif ile Turhan SELÇUK'un da istirahatgahı olan Çilehane'de, 'İz Bırakan Aydınlar Mezarlığında' toprağa verildi.

Hacıbektaş'ta yapılan törene, İlhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk ve kızkardeşi Ülfet Ertel, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, eski DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, Prof. Alparslan Işıklı, 68'liler Birliği Başkanı Sönmez Targan, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, Habertürk Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın bayer, TİHAK Başkanı Muzaffer İlhan Erdost, Yazar Nihat Genç, sanatçılar Tarık Akan, Rutkay Aziz, Erdal Erzincan, Işık Yenersu, Baba Zula, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi Ali Suat Ertosun, eski CHP Milletvekili ve eğitimci Mustafa Gazalcı, CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, CHP milletvekilleri Durdu Özpolat, Ali Rıza Öztürk, Vahap Seçer, Derviş Günday, Enis Tütüncü, Ayhan Yalçınkaya, Oğuz Oyan, Rasim Çakır, Ahmet Küçük, CHP'li Eşref Erdem ve Bülent Tanla, TBMM eski Başkan Vekili Hikmet Çetin, Cumhuriyet Vakfı Başkan Vekili ve eski Turizm Bakanı Alev Coşkun, eski parlementerlerden Fikri Sağlar, Uluç Gürkan, Ali Rıza Gülçiçek, Yaşar Okuyan, eski bakan Fikret Ünlü, ADD Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Karakuş, DSP Genel Başkanı Masum Türker, DSP eski Genel Başkanı Zeki Sezer, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ve İlhan Selçuk dostları katıldı.

 


 

İLHAN SELÇUK

Demokrasi ve laikliğe adanmış 85 yıl:
İlhan Selçuk, yaşamı boyunca yazıları ve düşünceleri nedeniyle gözaltına alındı, yargılandı, işkence gördü. Ama asla yılmadı. Hastane yatağında bile ülkenin gidişatından duyduğu endişeleri kimi zaman köşesinden, kimi zaman kendisini ziyarete gelen dostları aracılığıyla kamuoyu ile paylaştı. Her zaman yapacak çok işi vardı, gücü yettiğinde yapmaya da çalıştı. Arkasında gözü yaşlı binlerce aydınlanma savunucusunu bırakarak.

Anadolu aydınlanmasının önde gelen isimlerinden İlhan Selçuk, 11 Mart 1925’te İzmir’de dünyaya geldi, ancak nüfus kâğıdına doğum yeri Aydın olarak kaydedildi. Kurtuluş Savaşı gazilerinden Mehmet Kasım Selçuk ile Hikmet Selçuk’un oğulları olan İlhan Selçuk, ilk ve ortaöğrenimini babasının subay olması nedeniyle Anadolu’nun değişik il ve ilçe merkezlerinde tamamladı. Selçuk, liseyi Adana Erkek Lisesi’nde tamamladı. Geçen aylarda aramızdan ayrılan karikatür sanatçısı Turhan Selçuk’un küçük kardeşi olan İlhan Selçuk’un diğer kardeşleri ise Ülfet ve Orhan Selçuk'tur.

Ziverbey’de işkence: 1945 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra avukatlık stajını tamamlayarak, 1950-1952 yılları arasında bir süre avukatlık yapan İlhan Selçuk, askerlik görevini 1958’de Demirci Astsubay Okulu ve Burdur Topçu Eğitim Alayı’nda yaptı. Selçuk, gazetecilik yaşamına 1952’de kardeşi Turhan Selçuk’la birlikte 41 Buçuk adlı haftalık mizah dergisiyle başladı. 1953 yılında Turhan Selçuk’la Dolmuş’u yayımlayan İlhan Selçuk, 1958’de Karikatür, 1959’da Aziz Nesin’le birlikte Taş-Karikatür dergilerinin yayımcıları arasında bulundu. Askerliğinin ardından Akşam, Tanin, Vatan gazetelerinde yazarlık yaptıktan sonra 1962’de Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhami Soysal ve Cemal Reşit Eyüboğlu ile birlikte Yön dergisini çıkardı. Nadir Nadi’nin isteği üzerine aynı yıl Cumhuriyet gazetesine geçerek “Pencere” köşesinde yazmaya başladı. 12 Mart muhtırasından sonra yazdığı “Hoş Geldin Tanzimat Kafası” başlıklı yazısından dolayı tutuklandı. Cumhuriyet gazetesi de kapatıldı. Aklanmasının ardından, 19 Ekim 1972’de tekrar gözaltına alındı ve “Ziverbey Köşkü”nde işkence gördü. İşkence altında olduğunu, “akrostiş yöntemi”ni kullanarak ifadesinin içine gizlice yazdı. Daha sonra yaşadıklarından yola çıkarak köşkün adını taşıyan Ziverbey Köşkü adlı kitabı yazdı. Gördüğü işkenceyi kitabında şu sözlerle anlattı: “Gözlerim bağlı olduğundan hiçbir şey görmüyordum. Ayak bileklerime bir alet geçirilmişti. Bir manivelanın ya da vidanın sıkıştırıldığını duyumsuyordum. Öyle bir an geldi ki, bacaklarımı kıpırdatamaz oldum. Bir yağ mı sıvı mı sürüyorlardı tabanlarıma, sonra sopa inip kalkmaya başladı. Kendimi acıya katlanabilir sanırdım. Ancak falakanın verdiği acı hiçbir acıyla kıyaslanamaz. Olayın bir de ruhsal yanı var ki, bedensel acının üstüne biniyor. Kendini aşağılanmış olarak görüyorsun.”

Mahkemedeki savunması sırasında akrostiş yöntemini açıkladı ve ifadesinin işkence altında alındığını kanıtlamış oldu. Davadan beraat etti. 1973-1991 yılları arasında aralıksız sürdürdüğü yazarlığına, Cumhuriyet gazetesi içinde yaşanan anlaşmazlık üzerine ara verdi. Selçuk, 1992 yılında okurların Cumhuriyet gazetesini boykot etmesi üzerine geri dönerek gazetenin sahipliğine ilişkin vakıflaşma sürecini tamamladı.

İstanbul ve Mimar Sinan üniversitelerinden fahri doktora unvanı alan Selçuk, Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin 1989 “Onur Ödülü”ne, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) basın özgürlüğü savaşımına katkıda bulunmuş kişi, kurum ve kuruluşlara verdiği “Basın Özgürlüğü Ödülü”ne de 1994’te değer görüldü. 1995’te TÜYAP tarafından, 14. İstanbul Kitap Fuarı’nın “Onur Yazarı” seçilen Selçuk, yazılarıyla demokrasi savaşımına katkıda bulunmuş kişilere verilen “Sertel Demokrasi Ödülü”ne layık görüldü.

Kitapları• Güzel Amerikalı (1965), • Uzak Komşu Rusya’dan (1967),• Mustafa Kemal’in Saati (1969), • Yeni Krallar Yeni Soytarılar (1974), • Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976), • Yüzbaşı Selahattin’in Romanı (2 cilt, 1973-1975, Cumhuriyet Kitapları’nda 14. baskıda),• Atatürkçülüğün Alfabesi (1981), • Ağlamak ve Gülmek (1982, Cumhuriyet Kitapları’nda 12. baskıda),• Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984, Cumhuriyet Kitapları’nda 27. baskıda),• Görülmüştür (1986, Cumhuriyet Kitapları’nda 9. baskıda),• Ziverbey Köşkü (1987, Cumhuriyet Kitapları’nda 15. baskıda), • Japon Gülü (1989, Cumhuriyet Kitapları’nda 9. baskıda), • Duvarın Üstündeki Tilki (1994, Cumhuriyet Kitapları’nda 5. baskıda), • İskele Sancak (1996, Cumhuriyet Kitapları’nda 4. baskıda),• Enel Hakk’ın Hakkı (2005, Cumhuriyet Kitapları’nda 4. baskıda)Kaynak:.Cumhuriyet Gazetesi 


Haberlerde arayacağınız kelimeyi yazın.

Lütfen arayacağınız kelimeyi girin.