< Bir önceki haber
14.03.10 18:52 zaman: 14 yıl
tarafından: Hacıbektaş WEB
11 MART 2010 TARİHİNDE YAŞAMA VEDA EDEN TURHAN SELÇUK, 14 MART 2010 PAZAR GÜNÜ SAAT 12.00 DA HACIBEKTAŞ'TA YAPILAN TÖRENİN ARDINDAN SONSUZLUĞA UĞURLANDI.
7 Mart 2010 tarihinde Acıbadem Maslak Hastanesine getirilen Turhan SELÇUK, tedavisinin sürdürüldüğü bu hastanede 11 Mart 2010 tarihinde "multi organ yetmezliği" nedeniyle hayatını kaybetti.
13 Mart Cumartesi günü İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesi önünde yapılan ilk törenin ardından, Turhan SELÇUK'un cenazesi vasiyeti nedeniyle toprağa verileceği Hacıbektaş'a getirildi.
14 Mart Pazar günü saat 12.00 da Hacıbektaş Belediyesi önündeki Cumhuriyet Meydanında yapılan tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başladı. Cumhuriyet Meydanında yapılan törende ilk konuşmayı yapan Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza SELMANPAKOĞLU sözlerine "Ne mutlu ulusumuza ki, Turhan SELÇUK gibi bir kişiliği, aydınlanmacıyı çıkardı." diyerek başlayıp, Turhan SELÇUK'un nasıl bir sanatçı, nasıl bir insan, nasıl bir siyasetçi olduğuna dair düşüncelerini aktardı. Selmanpakoğlu konuşmasında "2005 Yılında Hacı Bektaş Veli'yi Anma ve Kültür Sanat Etkinliklerinde açtığı sergide 'Hazreti Ali Sofrası' konulu karikatürünü girişe ilk sıraya koymuştu. Bu sofrada neler yoktu ki... Eşitlik, fikir ve düşünce özgürlüğü, laiklik, demokrasi, adalet, çağdaşlık, onur, uygarlık, hoşgörü, sanat ve cumhuriyet bu sofrada yerini almıştı. Böylesine evrensel bir sofrayı karikatürde büyük usta bizlere sunuyordu. 35 Adet karikatürünü sergiden sonra bana bırakmıştı. Bu karikatürleri, Hacıbektaş'ta yapacağımız 'Karanlıktan Aydınlığa İnsanlık Müzesinde' özel bölümde yer alacak bir şekilde, onun düşüncelerini yaşatmak üzere layık olduğu yere koyacağız." dedi. Turhan SELÇUK'un Alevi – Bektaşi geleneğine göre toprağa verilmek istediğini vasiyet ettiğini belirterek "Hacıbektaş halkı büyük ustayı topraklarında bulundurmaktan onur duymakta, sevgi ile onu kucaklamaktadır." dedi.
Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin PEKER ise yaptığı konuşmada özetle "Çizgi Efendisini kaybettik. Derneğimizin kurucu üyesi, onursal başkanımız Turhan Selçuk, hayatının hiç bir döneminde çizdiklerinden en ufak bir ödün vermemiştir. Başına bu yüzden çok işler gelmiştir. Sevgili Turhan Selçuk'u Hacıbektaşın can dostlarına ve Pirimize emanet ediyoruz." dedi.
Turhan SELÇUK'un kızı Aslı SELÇUK, babasına seslendiği konuşmasını "Sana veda etmiyorum. Çünkü ben buraya sık sık geleceğim ve seni yalnız bırakmayacağım." diyerek bitirdi.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve eski Turizm Bakanlarımızdan Alev COŞKUN'da, Turhan SELÇUK'un yaşamına ilişkin bilgiler verdiği; İlhan SELÇUK, Ali SİRMEN ve Hikmet ÇETİNKAYA'nın Turhan SELÇUK'a ilişkin değerlendirmelerine yer verdiği konuşmasında "Gerçek bir Atatürkçüydü. Aydınlanma felsefesini yürekten benimsemiş, bu felsefeyi Türkiye coğrafyasında Atatükçülükle buluşturmuştu. Dürüsttü, namusluydu, omurgalıydı. Başkalarının yaptığı gibi dönek değildi. Aydınlanma Devrimini özümsemişti. Türkiye'nin çıkış yolunun bu olduğunu biliyordu." dedi.
Cumhuriyet Meydanındaki konuşmaların ardından, canın canlarla helalleşmesi töreni, Alevi Dedesi Cemal ŞAHİN'in törene katılanlardan üç kere tekrar ederek helallik istemesi ile sona erdi.
Turhan SELÇUK'un cenazesi, Aşık Mahzuni Şerif'in de istirahatgahı olan Çilehane'de toprağa verildi.
TURHAN SELÇUK KİMDİR
Türk mizahının önde gelen isimlerinden olan Turhan Selçuk 1922 yılında Milas'da (Muğla) doğdu. İlk karikatürleri 1941'de Adana'da Türk Sözü, İstanbul'da Kırmızı Beyaz ve Şut'ta yayımlandı.
1948'de Şaka, Akbaba, Tasvir ve Aydede dergilerinin kadrolarında yer aldı. Ertesi yıl Yeni İstanbul gazetesine girdi. ABD'li karikatürcü Saul Steinberg`in "çizgiyle mizah" anlayışını benimsedi. Aynı gazetede karikatür tarihini ele alan yazılar kaleme aldı. "Grafik mizah" ın karikatürün evrensel anlatımı olduğunu savundu. 1951'de ilk sergisini açtı; 1952'de, kardeşi İlhan Selçuk ile birlikte öncülerinden olduğu 1950 Kuşağı'nın ilk yayını 41 Buçuk adlı mizah dergisini, 1953'te de Karikatür'ü yayımladı. İlk kitabı Turhan Selçuk Karikatür Albümü`nü çıkardığı 1954'te Milliyet gazetesine başkarikatürcü olarak giren sanatçı, oluşturduğu karikatür üslubunu bu dönemde geometrik bir estetiğe oturtmaya başladı ve bu tür yapıtları, kardeşiyle birlikte çıkardığı mizah dergisi Dolmuş'ta ivme kazandı. 1957'de Milliyet'te “Abdülcanbaz” adlı ünlü çizgi roman kahramanının maceralarına başladı; 1959'da 140 Karikatür'de yeni dönem yapıtlarından bir seçki düzenledi. 1960'larda İtalyan mizah dergisi II Travaso'nun kadrosuna girdi. 1961'de haftalık politika dergisi Yön'de çizmeye başladı; 1962'de Turhan 62, 1964'te ise Hiyeroglif, 1969'da Hal ve Gidiş'i yayımladı. Aynı yıl ikinci kez Yeni İstanbul'a döndü, daha sonra Akşam`a geçti. 1972'de ise Cumhuriyet gazetesinde haftalık panaromik politik karikatürler çizmeye başladı. 1979'da aniklopedik albümü Söz Çizginin'i yayımladıktan sonra, 1980 yılından itibaren önce Milliyet gazetesinde, sonra Cumhuriyet gazetesinde çalıştı.
(Kaynak: www.karikaturculerdernegi.org)
Turhan SELÇUK, 1973 yılında Sanatçılar Birliği tarafından "Halkın Sanatçısı", 1983'te Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından "Yılın Karikatürcüsü" seçildi.
1956 yılında "Bordighera Altın Palmiye", 1962 yılında "Gümüş Hurma", 1972 yılında "İppocampo", 1975 yılında "Vercelli", 1984 yılında "Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü", 1997 yılında "Cumhurbaşkanlığı Büyük Sanat Ödülü" alan Turhan SELÇUK, 1992 yılında Dışişleri Bakanlığının önerisi üzerine "İnsan Hakları" konulu karikatür sergisini hazırladı. Hazırladığı sergi Avrupa Konseyinin önerisiyle ilk kez Strasbourg'da açıldı ve 1997'ye kadar Avrupa'nın çeşitli kentlerinde ve Güney Afrika'da sergilendi.
